Türk İslam Birliği ırk üstünlüğüne dayalı bir birlik değildir

0
658

Türk İslam Birliği’nin kurulması sadece İslam aleminin değil, her dinden, her milleten ve her düşünceden insanın kurtuluşu olacak, bu birlik tüm dünyaya sevgi, kardeşlik, dostluk, bolluk ve bereket getirecektir. Türkiye’nin önderliğinde kurulacak olan Türk İslam Birliği, yeryüzünün bambaşka bir güzelliğe bürünmesine, bolluk ve bereketin müthiş artmasına, sanatın, estetiğin ve bilimin çok gelişmesine, çok güçlü ve köklü bir medeniyetin inşa edilmesine vesile olacaktır. Allah’ın izniyle Türk İslam Birliği muhakkak kurulacaktır. Bu, Allah’ın takdir ettiği bir kaderdir.

Türk İslam Birliği’nin doğal lideri ise Türkiye olacaktır. Türkiye’nin liderliği tüm Türk ve Müslüman ülkeleri tarafından da gönülden kabul edilmekte ve istenmektedir. Bunun temelinde hem Türkiye’nin tarihi tecrübesi, hem de Türk Milleti’nin sayısız olayla ispatlanmış olan güzel ahlakıdır. Nitekim, Türk Milleti’nin lider olması isteği asla bir ırk üstünlüğü düşüncesine dayanmamaktadır. Yani, bunun özünde “biz lider olalım, diğerleri bize tabi olsun” veya “biz üstünüz, diğer ırklar bize tabi olmalıdır” gibi akıl ve mantık dışı, üstelik Kuran ahlakına da hiç uygun olmayan bir düşünce yoktur. Söz konusu olan ahlaki bir üstünlüktür. Yapılacak olan liderlik de aslında korumaya, kollamaya, hizmet etmek için çileye ve sorumluluğa talip olma işidir, bir tür ağabeylik vasfıdır.

Türk Milleti’nin bu tarihi sorumluluğu yerine getirecek olmasının en önemli delillerinden biri ise Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde, ahir zamanda İstanbul’a ve Türkiye’ye özellikle dikkat çekiliyor olmasıdır. Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde haber verildiği üzere, Hz. Mehdi (as) İstanbul’da faaliyet gösterecek, dağınık olan Türk devletlerini birleştirerek Türk İslam Birliği’ni tesis edecek ve yanında kutsal emanetlerle birlikte ortaya çıkacaktır.

HZ. MEHDİ (AS)’IN İSTANBUL’U MANEN FETHEDECEK OLMASI

Hz. İbni Amr’dan (r.a.) rivayet edilmiştir: Peygamberimiz (sav) buyurdu ki: Ey Ümmet! Altı şey vardır ki; onlar olmadan kıyamet kopmaz… Altıncısı,
Medine’nin fethi.

-Denildi ki: Hangi medine? (hangi şehir?)

-Buyurdu ki: Konstantiniyye (İstanbul).

(*) Bu Konstantiniyye’nin Hz Mehdi (as) tarafından yapılacak fethidir. (Kıyamet Alametleri, 204 Ramuz-el Ehadis, 296)

Allah Konstantiniyye’yi (İstanbul’u) çok sevdiği dostlarının eliyle (Hz. Mehdi (as)) fethedecek… Onlardan hastalığı ve üzüntüyü kaldıracak. (Kıyamet Alametleri, s.181)

Beldeler onun (Hz. Mehdi (as)’ın) emrine girer. Allah-u Teala onun (Hz. Mehdi (as)’ın) elinde Konstantiniyye’nin (İstanbul’un) (manevi) fethini müyesser (kolay) kılar. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-ül Ahir Zaman, s. 56)


HZ. MEHDİ (AS) TÜRKLER ARASINDA HİZMET VERECEK

Hz Mehdi (as) Rum’dan, yani Türklerden (çünkü, eskiden Türkiye’ye Diyar-i Rum deniliyordu) ayrılmayacaktır. (İş’afü’r-Rağıbîn’den naklen, Tılsımlar, s. 212.)

Tirmizi’de yer alan bir hadiste “Hz. Mehdi (as)’ın Arap’a hakim oluncaya kadar kıyametin kopmayacağından” (Tirmizi, Fiten:43) söz edilir, buradan Arapların içinde çıkmayacağını anlıyoruz. Çünkü Arap’a hakim olmak için onların dışında olmak gerekir. (Kıyamet Alametleri, s. 170)

Doğudan bir takım insanlar çıkacak ve Hz Mehdi (as)’a zemin hazırlayacaklar. Hz Mehdi (as) onlar arasında hükümdar olacaktır. (İbni Mace, Kitab-ül Fiten: 35 (4088)

Bu hadis doğuda bulunan veya doğudan gelen bir millet içerisinde çıkacağını göstermektedir ki – Allah-u a’lem- bunlar o zamanlar doğuda bulunan, sonradan Anadolu’ya yerleşen Türklere işaret etmektedir. (Kıyamet Alametleri, s. 171)

İbni Haldun ve Kurtubî, Hz. Mehdi (as)’ın Meşrık (Doğu), Horasan (Hazar denizinin batısında kalan kısım) ve Amuderya (Ceyhun nehri) taraflarından (bu bölgeler Türklerin yaşadığı bölgelerdir) çıkacağını kaydetmektedirler. (Macdonald, İslâm’ın Ansiklopedisi, 7:478.)

Bütün bunlar, Hz. Mehdi (as)’ın yoğun faaliyetini Türkler içerisinde yürüteceğini göstermektedir. (Şaban Döğen, “Mehdi ve Deccal”, s. 172)

Seyyid Ahmed Hüsameddin (r.a.) İstihraçname’sinde Hz Mehdi (as)’ın doğuş yeriyle ilgili şöyle demektedir:

“Müslümanlardan bir zat (Hz. Mehdi (as)) gelecek, bu zatın şerefi Kafkasya’nın en uludağından etrafa güneşin şuaı (ışık hüzmeleri) gibi şulenisar olacaktır (ışıltılar saçacaktır). (Osman Yüksel Serdengeçti, Mabedsiz Şehir, Serdengeçti Neşriyatı: VI, s.107)


HZ. MEHDİ (AS) DAĞINIK OLAN TÜRK DEVLETLERİNİ BİRLEŞTİRECEK

…Ve köşe bucakta benim oğluma (Hz. Mehdi (as)’a) yardım edecek dağınık olan Türk bayrakları zuhur edecek. (Gaybeti numani, s. 323)

…Allah ona (Hz. Mehdi (as)’a) Rum’u, Deylem’i, Sind’i, Hindistan’ı, Kabilşah’ı ve Hazar’ı fethettirecektir. (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 274)

Peygamberimiz (sav)’in hadisinde haber verildiğine göre, Hz. Mehdi (as) önce Türk bayrağıyla Türkiye’den çıkacak, daha sonra da yeşil bayrak sahibi olan İslam ülkelerine de manen hakim olacaktır. Türk İslam Birliği’nin oluşmasına vesile olacak ve bu birliğin manevi liderliğini üstlenecektir.

O yılda kırmızı bayrağın ve sonra yeşil bayrağın sahibi olan oğlum (Hz. Mehdi (as)’ın) gaybeti ilan olunacaktır. (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 170)

HZ. MEHDİ (AS)’IN YANINDA KUTSAL EMANETLER OLACAK

Ahir zaman hadislerini aktaran alimler, ahir zaman olaylarını kendi dönemlerindeki hilafet merkezlerini esas alarak aktarmışlardır. Bu nedenle de Hz. Mehdi (as)’ın çıkış yeri olarak, her alim kendi zamanının Hilafet Merkezi olan Irak, Şam, Kufe, Medine gibi şehirleri belirtmişlerdir. Ancak, ahir zaman olaylarının gerçekleştiği yerle ilgili rivayetlerin ortak noktası, bu olayların hep Hilafet Merkezi’nde gerçekleştiğidir. Bilindiği gibi, son hilafet merkezi “İstanbul”dur. Halifelik bu yüzyılın başlarında resmi olarak kaldırılmıştır ve o günden bu yana dünya üzerinde başka hiçbir yere de taşınmamıştır. Sonuç olarak, halen bu manevi ünvanı koruyan tek şehir İstanbul’dur. Peygamberimiz (sav)’in iki sancağı, kılıcı ve gömleği ile diğer mukaddes emanetler İstanbul’da Topkapı Sarayı’nda muhafaza edilmektedir.

Abdullah b. Şurefe’den rivayet edildi ki: “Hz Mehdi (as)’ın beraberinde süslenmiş bir halde Peygamberimiz (sav)’in bayrağı olacaktır.” (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiy-il Ahir Zaman, s.65)

Naim bin Hammad, Ebu Caferi’den şöyle rivayet etmiştir; “Hz Mehdi (as), Mekke’de Peygamberimiz (sav)’in sancağı, gömleği, kılıcı, işaretleri, nuru ve güzel ifadesiyle yatsı vaktinde çıkar.” (Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi “Risaletül Meşreb elverdi fi mezhebil Mehdi)

Hz. Mehdi, Peygamber Efendimiz (sav)’in bayrağıyla çıkacaktır. O bayrak dikilmemiştir, siyah ve dört köşelidir. Peygamberimiz (sav)’in vefatından sonra hiç açılmamış olup, ancak Hz Mehdi (as) tarafından açılacaktır. (El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-i Mehdiy-il Muntazar, ss.41-42, 52, 54)

Alametlere gelince; (Hz Mehdi (as)) beraberinde Allah Resulünün (sav) gömleği, kılıcı, sancağı bulunacaktır. O sancak ki Peygamberin (sav) vefatından bugüne kadar hiç açılmamıştır. Hz Mehdi (as)nin zuhuruna kadar da açılmayacaktır. (Kıyamet Alametleri, s.164)

Peygamber (s.a.v)’in softan bayrağı ile çıkacaktır. O bayrak dört köşeli olup, dikişsizdir ve rengi de siyahtır. Onda bir hicr (hale) bulunur. O Resulullah (sav)’in vefatından beri açılmamış olup Hz Mehdi (as) çıkınca açılacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiy-il Ahir Zaman, s.23)

Ahir zamanda ancak Hz Mehdi (as) tarafından açılacağı bildirilen bu Sancak’ın önemli bir özelliği de Peygamberimiz (sav)’in “vefatından bugüne kadar hiç açılmamış” olmasıdır. Tarihi kaynaklara göre; günümüze kadar Osmanlı İmparatorluğu da dahil olmak üzere hiçbir devlet tarafından, Peygamber Efendimiz (sav)’in zatına hürmeten açılmayan sancak, götürüldüğü savaşlarda ve törenlerde kılıfından dahi çıkarılmamıştır. 1400 yıldır bu şekilde muhafaza edilen sancak Hz. Mehdi’nin gelişi ile İslam ahlakının hakim olacağı dönemde açılmayı beklemektedir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here