Suriye iç savaşı 2011 baharında ülke genelindeki protestolar ve Esad hükümetinin kanlı müdahalesi ile başladı. Zamanla iç savaşa döndü.
Gelinen noktada ülkenin tamamı yerle bir olmuş durumda. Zenginliğin ve refahın sembolü Şam Halep gibi şehirler enkaz halinde. Ülke Esad güçleri, İşid, El-Nusra cephesi, PYD ve diğer muhalefet gruplarının kontrolündeki onlarca irili ufaklı bölgeye bölünmüş durumda.
Rusya ve Koalisyon güçlerine ait uçaklar ülkeyi harabeye çevirmeye devam ediyor. Karada ise İran, Rusya ve Hizbullah destekli Esad güçleri, Özgür Suriye Ordusu, İŞİD ve PYD köy köy, mahalle mahalle, sokak sokak, kasaba kasaba savaşıyorlar. ABD ve Batı koalisyonunun derin devletleri Müslümanları öldürüyor, ve en korkuncu Müslümanlar Müslümanları öldürüyor. Bazı Kürtler, Arap ve Türkmenleri, Şiiler Sünnileri, Sünniler Şiileri öldürüyor Suriye iç savaşında yaşananlar tarihe insanlığın kolektif bir ayıbı olarak geçecek.
Suriye’ye barış gelmesi için öncelikle tüm taraf ülkelerin birinci önceliği akan kanın durması olmalıdır. Ülke çıkarları, uluslararası dengeler jeopolitik planlar üzerinde yapılacak tartışmalar ateşkesi uzatacak ve pratikte her geçen gün daha fazla insanın ölmesine sebep olacaktır. Demokratik bir süreç ancak tüm silahların sustuğu bir ateşkesten sonra başlayabilir. Sivil halkın her gün tükendiği bir ortamda demokrasi, seçimler, adil yargı, özgürlüklerden bahsetmek imkansızdır. Önümüzdeki dönem kış aylarıdır. Ülkenin tamamında ağır kış koşullarında hayatta kalmak çok zor olacaktır. Mülteci kamplarında yada AB sınırındaki yüzbinlerce Suriyelinin de kış koşullarını atlatabilmesi mümkün değildir.
Suriye barış çabaları Arap ligi planı ile başladı. Ardından Rusya’nın desteklediği gayri resmi toplantılar süreci, Sarkozy’nin Suriye dostları grubu, Annan’ın barış planı, 1. ve 2. Cenevre toplantıları girişimler başarısızlıkla sonuçlandı. Barışı engelleyen uzlaşmasız tutumlar oldu. Esad taraftarları güçlü hissettiklerinde Halbuki Suriye’de acil bir barışa başta Suriye halkı olmak üzere tüm dünyanın ihtiyacı var.
ABD, İngiltere, Rusya, İran, Türkiye, Çin, Mısır, Irak, Suudi Arabistan, BAE, Katar, Oman, Lübnan, Ürdün, Fransa ve İtalya Dışişleri Bakanları, ve ayrıca AB ve BM temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen Viyana toplantısı ile birlikte artık bir barış planı ufukta görülmekte.
Türk, Rus ve ABD Dışişleri Bakanları geçiş planında anlaştılar. Ana hedef Suriye’nin mezhepçi olmayan çok kültürlü, milli birlik bütünlüğünü korumuş, seküler, demokratik, istikrarlı, güvenli ve kamu düzeni olan bir ülke olması. Plana göre 6 aylık bir süreç boyunca Esad sembolik bir Cumhurbaşkanı olarak kalacak. Yetkileri geçici yönetime devredilecek. Ama gerçekçi barış ancak tüm tarafların kabulü ile hayata geçebilir. Tarafların barış sürecindeki durumlarını kısaca ele alırsak :
Türkiye: Esad’lı geçiş planını onaylıyor ama bu sürecin kontrollü ve yönetilebilir olmasını istiyor, Suriye’de Esad’ın dahil olduğu bir barışın imkansız olduğu görüşünde. Ayrıca ABD’nin, terörist PKK’nın Suriye kolu olan PYD’ye silah ve eğitim yardımını durdurmasını istiyor.
Rusya: Esad’lı geçiş planına sıcak bakıyor. Rusya barışı tesis etmede kilit ülke. İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond: “Esad’ı ikna edecek güce sahip tek bir kişi var, o da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin” diyerek bu kilit role dikkat çekti.
Iran: 6 aylık geçiş formülüne yeşil ışık yakıyor. Esad sonrasının nasıl şekilleneceğine Suriye halkının karar vermesi gerektiğini savunuyor. Esad sonrası yapılacak seçimler İran’ın barış müzakereleri için olmazsa olmaz şartı.
Suudi Arabistan: Suriye’nin mezhep tabanlı bir yönetimden kurtulmasını istiyor. Esad’ın savaşla ya da barışla gönderilmesini istiyor.
ABD: Dışişleri Bakanı John Kerry Suriye’nin geleceğine Suriye halkının karar vereceğini, siyasi sürecin Suriyelilerin liderliğinde ve sahipliğinde olacağını belirterek, Suriye konusunda yeni siyasi sürece paralel olarak ve kesin bağlayıcı bir tarihte ülke çapında başlatılabilecek bir ateşkesin yöntemlerini ve uygulamasını ele almak konusunda BM ile anlaştıklarını söyledi.
İngiltere: Başbakan David Cameron, Beşar Esad’ın Suriye’de bir geçiş hükümetinin parçası olabileceğini açıkladı.
Suriye muhalefeti: Muhalefet geçiş dönemi yol haritası açıkladı. Rejim başkanlık ve parlamenter sistem karşımı olacak. Yeni anayasa seçimle gelen 290 kişilik anayasa konseyi tarafından hazırlanacak ve referandumdan sonra yürürlüğe girecek. Silahlı grupların kendilerini tasfiye etmesi ve istihbarat ve silahlı kuvvetlerin yeniden yapılanması yol planının diğer kilometre taşları.
Viyana toplantısı’nda İran ile Suudi Arabistan ya da ABD ile Rusya gibi farklı acendalara sahip ülkelerin bir masa etrafında toplanması barış için umut veriyor. Fakat sonuç bildirgesi somut adımlar ortaya koymaktan hala uzakta. Bildirgenin temel 4 vaadi söyle:
1. Birleşmiş Milletler, Suriye hükümeti ve muhalifleri “güvenilir, kapsayıcı ve mezhepçi olmayan” yeni bir siyasi süreç için toplantıya çağıracak.
2. Yeni bir Anayasa ve diaspora ve tüm etnik kökenlerin yer alacağı BM destekli bir seçim.
3. Suriye içinde ve dışındaki Suriyelilere insani yardımın artırılması.
4. BM ile tüm ülkeyi kapsayan bir ateşkes ilanı için çalışılması.
Suriye’de çözüm çabaları, diplomasi trafiği ve barış planlarına rağmen her gün onlarca masum Müslüman can vermektedir. Milyonlarca masum aç susuz, silahların gölgesinde, harabe şehirlerde hayat mücadelesi vermekte. Dünya devletlerinin birinci önceliği bu zulme son vermek olmalıdır. Kalıcı bir ateşkes ve silahların susması Suriye’nin birinci ihtiyacıdır. Ardından demokratik seçimlerle halk nasıl yönetilmek istediğini kendi belirleyebilir. Esad da hukuk çerçevesi içinde yargılanabilir. Karakış kapıdadır. Suriye’de masum sivillerin daha fazla dayanacak gücü kalmamıştır.
Adnan Oktar’ın The Hans India’da yayınlanan makalesi:
http://www.thehansindia.com/posts/index/2015-11-23/Immediate-call-for-peace-in-Syria-188311